Nazilere Hayır diyen Şampiyon!

Nazilere Hayır diyen Şampiyon!

Köln doğumlu Albert Richter, 2 Ocak 1940 yılında Gestapo tarafından infaz edildiğinde çiçeği burnunda Almanya Ulusal Pist Bisikleti Şampiyonu unvanına bir yenisini daha eklemişti. Fransız yazar Christian Lax’ın Velodrom Sincapları adlı eserinde bu kahraman sporcunun acıklı yaşam öyküsüne yer açması onu tanımamıza ve yad etmemize olanak tanıyor.

İşte Albert Richter’in gerçek yaşam hikayesi:

Albert, müzisyen bir ailenin üç çocuğundan biri olarak Almanya’nın Köln kentinde 14 Ekim 1912 yılında dünyaya gelir. Bir yandan keman eğitimi almış genç bir müzisyen adayıyken bir yandan da babasının heykel atölyesinde ona yardım eder. Ancak bisikletle tanışması genç Albert’in hayatında yeni bir pencere açar ve tutkuya dönüşen bisiklet sporunu ailesinden gizli bir şekilde Köln Velodromu’nda sürdürmeye başlar. İlk yarışını 16 yaşındayken koşar. Babası oğlunun bisiklet tutkusunu öğrendiğinde Albert, köprücük kemiğini kırmıştır. Ancak bisiklet artık onun vazgeçilmezidir ve kısa sürede Ernst Berliner’in dikkatini çekmeyi başarır.

Ernst Berliner artık Köln’de mobilya mağazası işleten eski bir profesyonel bisiklet yarışçısıdır ve aynı zamanda bisiklet antrenörlüğü yapar. Berliner bir Yahudi’dir. Ve Nazilerin iktidara gelmesi ile mobilya mağazası birçok defa Kahverengi Gömlekli’lerin saldırılarına maruz kalır.

Ersnt Berliner’in antrenörlüğünde çabucak gelişim gösteren Albert Richter 1932 yılında, henüz 18 yaşındayken Grand Prix de Paris yarışını kazanır (daha sonra 1934 ve 1938 yıllarında da aynı başarıyı elde eder). Bu zaferle Los Angeles Olimpiyat Oyunları’na seçilmeyi garantilese de Alman Bisiklet Federasyonu’nda onu ABD’ye gönderecek mali kaynak bulunamaz. Albert Richter hayal kırıklığı içindedir. Ancak pes etmek ona göre değildir. 2 Eylül günü İtalya’da düzenlenen Dünya Amatör Sprint Şampiyonası’nda kürsünün en üst basamağına çıkar. Bu başarı Köln’de bir kahraman gibi karşılanmasını sağlar ve böylece profesyonelliğe geçiş yapar. Berliner, onu Paris’e, pist bisikletinin Mekke’sine göndermeye karar verir.

O dönem Paris’te dört velodrom vardır ve Velodrom Sincapları eserinin ana kahramanı olan Vel’d’Hiv (Kış Velodromu) 17.000 seyirci kapasitesiyle bu mabetlerin en büyüğü ve en ihtişamlısıdır. Öyle ki Vel’d’Hiv’den halk arasında Kutsalların Kutsalı olarak bahsedilir. Ne yazık ki hem Vel’d’Hiv’in hem de Albert Richter’in hikayesi, sevenlerini yasa boğan olaylara gebedir.

Avrupa’da pist bisikletine olan ilgi büyüktür. Kutsalların Kutsalı Vel’d’Hiv’de boy gösteren Alman Şampiyon Richter, Paris’te de çok geçmeden kendini kanıtlar. Yabancı sprinterler arasında yapılan şampiyonayı kazanarak ülkede geniş yankı uyandırır. Dinamik, hızlı ve güçlü stiliyle Fransızların saygısını kazanır ve ülkede ulusal bir üne kavuşur. Fransızlar dönemin Alman arabaların güçlü motorlarına atıfta bulunarak ona şu lakabı uygun bulurlar; Sekiz Silindirli Alman.

Sadece 27 yıl süren kısa yaşantısının çoğunu Paris’te geçiren Albert Richter, Fransa ile de güçlü bir gönül bağı kurar. Başından itibaren Hitler’e ve onun nasyonel sosyalizmine muhalif tavır almaktan çekinmez. Bunun en açık göstergesi Albert Richter’in üzerinde Nazilerin sembolü gamalı haç bulunan formayı hiçbir zaman ve hiçbir şartta giymemesidir. Onun yerine Almanya’nın geleneksel sembolü, Alman Kartalı amblemli mayoyla yarışır ve asla Nazi selamı vermez.

Almanya Ulusal Pist Bisikleti Şampiyonluğu unvanını yarıştığı dönem boyunca kimselere kaptırmayan Albert Richter, profesyonel olarak yarıştığı UCI Dünya Şampiyonluğu’nda da 1932’ten 1939’a kadar sürekli kürsü yapar. Ancak aldığı başarılar Nazi karşıtlığı yüzünden ülkesinde dosttan çok düşman edinmesine neden olur. Nazi selamı ve swastika taşımayı reddeden bir Alman Şampiyonu olması bir yana Paris’te yaşayan, İngiltere’de yarışlara katılan Richter’in Naziler için casusluk yapmayı reddetmesi, Yahudi antrenörü Berliner ile çalışmaktan vazgeçmemesi onu ölüme her geçen gün yaklaştırmaktadır.

1937 yılında Yahudiler üzerine artan baskı ve yasaklar neticesinde Berliner, Almanya’dan kaçar ve yurtdışından Albert Richter’e sportif anlamda destek vermeye devam eder. 1939 yılında ise Sekiz Silindirli Alman’ı, ülkesinde koşulacak olan Alman Pist Bisikleti Şampiyonası’na katılmamasını tavsiye eder ve ona bir tuzak kurulduğundan şüphe duyduğunu iletir.

Ancak göğsünde gururla taşıdığı Alman Kartalı mayosu ile yarışan Albert Richter’i hayatta olduğu sürece hiçbir şey onu ulusal şampiyonaya katılmaktan geri tutamayacaktır ve 9 Aralık 1939’da Berlin Grand Prix yarışına katılmak üzere Almanya’ya geçer.

1932 yılından beri sürekli taşıdığı Alman Sprint Şampiyonu unvanını 1939’da da koruyan Albert Richter, yarış sonrası Nazi generalleri ve Nazi üniforması giyen Alman Bisiklet mensuplarının içinde kutlamaları kabul ederken yine Nazi selamı vermeyecek ve yine swastikalı mayoyu sırtına geçirmeyi reddedecektir. Bu kuşkusuz Naziler için bardağı taşıran son damladır.
1939 yılında Polonya’nın Naziler tarafından ilhakı ile patlak veren 2. Dünya Savaşı Richter’in orduya katılmasını gerektirdiğinden son zaferinden sonra Richter, birçok arkadaşının da yaşadığı İsviçre’ye kaçmaya karar verir.

31 Aralık 1939 günü İsviçre’ye giden trene biner. Trende Hollandalı iki bisiklet sporcusu Cor Wals ve Kees Pellenaars da vardır. Tren Almanya-İsviçre sınırındaki Weil Am Rhein istasyonunda kontrol için durur. Bu durakta Alman buharlı lokomotif yerini İsviçreli elektrikli lokomotife bırakacaktır. Aynı zamanda bu istasyonda Gestapo ve İsviçre polisi kaçakçılara karşı birlikte denetim yapmaktadır.

Cor Wals ve Kees Pellenaars’ın ve istasyondaki diğer görgü tanıklarının ifadesine göre Gestapo direkt olarak Albert Richter’in kompartımanına yönelirler. Kapı açıldığında Albert Richter baygın bir şekilde yere düşer. Nazi polisleri Albert Richter’in bavulu dahil hiçbir eşyasına dokunmaksızın bisikletinin tekerlerini söker ve lastiklerinin içinde gizlenmiş 12700 Alman Markını kendi elleriyle koymuşçasına bulurlar. Bilinci kapalı şekilde yaka paça bir kamyona sürüklenen Albert Richter’in akıbeti hakkında bir daha haber alınamaz.

Daha sonra Naziler, Richter’in kayak yaptığı sırada öldüğünü açıklarlar ancak elbette buna kimse inanmayacaktır. Bir diğer iddiaya göre Richter hapishane hücresinde kendini asmıştır, bir diğerine göre ise Naziler ona iki seçenek sunmuştur: Kurşuna dizilmek veya intihar arasında onun ikincisini seçtiği söylenir.

Almanya Ulusal Şampiyonası’nda en ciddi rakipleri Werner Miethe ve Peter Steffes’in önünde sürekli şampiyonluğa ulaşan Richter’in infazıyla ilgili rivayetlerde yine bu iki isim ön plana çıkar. Ancak infaz şekli bugün bile aydınlatılamamıştır.

Nazilere istihbarat yaptığı düşünülen Miethe ve Steffes, bu rivayetlerin başaktörleridir. Ancak Nazi rejimi için casusluk yapan Miethe’nin 1939 Mayıs ayında Belçika’da tutuklandığı ve Nazilerin Belçika’yı ilhak ettiği 1940 sonbaharına kadar hapiste kaldığı biliniyor. Dolayısıyla şüpheler daha çok Steffes üzerinde toplanır. Steffes ve eşinin 1990 yılında verdiği demeçte Richter’in Yahudi antrenörü Berliner’e hakaret içeren sözleri ve konu Richter’e gelince duydukları rahatsızlık bu savı güçlendirir.

31 Aralık 1939 günü tren istasyonunda yaşananlardan bir süre sonra Naziler Richter’in öldüğünü açıklar. Albert’in kardeşlerinden biri hastane morgunda onun cansız bedenini görmek ister. Albert Richter’in vücudu kanlar içinde ve üzerindeki kıyafetler delik deşiktir.

Savaşın bitimiyle Ernst Berliner’de Albert Richter’in ölümündeki sır perdesini aralamak istese de başarısız olur. Nazilerin kontrolü altındaki Alman Bisiklet Federasyonu’dan sorumlu subay, muhtemelen Richter’in tutuklanma ve infaz emrini veren Viktor Brack’ın savaş suçları mahkemesinde yargılanıp 1948 yılında infaz edilmesi Richter’in ölümündeki sır perdesinin hiçbir zaman aralanamayacağı gerçeğini doğurmuştur.

Alman Bisiklet Federasyonu ise Richter için en son şu notu düşmüştür: “Onun adı bütün kayıtlarımızdan ve hatıralarımızdan sonsuza dek silinmiştir.”

Bugünse biz, Albert Richter’i zalimliğe karşı evrensel bir kahraman olarak kalbimize yazıyoruz.

Söyleşi | Paul Fournel

13/04/2020

Bisiklete Övgü'den | Paul de Vivie ya da Velocio

13/04/2020

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir